Fen Bilimleri Enstitüsü
Bu topluluk için Kalıcı Uri
İTÜ Bünyesinde lisansüstü yönetmeliklere uygun olarak çağdaş bilim ve teknolojinin gelişmesini izleyip bunları ülkemizde uygulama alanına aktarabilecek araştırma niteliği kazanmış yüksek lisans ve doktora öğrencisi yetiştirmek üzere gerekli faaliyetlerini sürdürmektedir.
Gözat
Çıkarma tarihi ile Fen Bilimleri Enstitüsü'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeBozanın Farklı Hammaddeler Kullanılarak Üretilmesinin Fenolik İçeriğine Ve Kalitesine Etkisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 01.02.2012) Berktaş, İjlal ; Özçelik, Beraat ; 421539 ; Gıda Mühendisliği ; Food EngineeringBu çalışmada, bozanın farklı hammaddeler kullanılarak üretilmesinin bozanın fenolik içeriği ve kalitesi üzerine etkilerini incelemek amacıyla, boza farklı oranlarda darı, bulgur, beyaz pirinç, kepekli pirinç ve mısır kullanılarak üretilmiştir. Ayrıca fermantasyonun bozanın fenolik içeriğine etkisini anlamak için de bozaların üretimi sırasında fermantasyon öncesinde ham bozadan örnekleme yapılmıştır. Boza örneklerinin toplam falvonoid ve fenolik madde içerikleri (folin-ciocalteu metoduyla), toplam antioksidan aktiviteleri (DPPH metoduyla), kuru madde miktarları, pH değişimleri, duyusal özellikleri, renk özellikleri ve reolojik özellikleri incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda, boza üretiminde fermantasyon aşamasının, bozanın fenolik içeriği ve antioksidan aktivitesi üzerine önemli bir etkisinin olmadığı ancak farklı hammaddeler kullanılarak bozanın bu özelliklerinin arttırılabileceği tespit edilmiştir (p<0.05). En yüksek fenolik madde içeriği mısır ve bulgur karışımı kullanılarak üretilen bozada en düşüğü ise bulgur ve beyaz pirinç karışımı içeren bozalarda saptanmıştır. Ayrıca bozanın farklı hammaddeler kullanılarak üretilmesinin renk analizi, reoloji ve duyusal panel sonuçlarına önemli etkisi olmuştur (p<0.05). Sonuç olarak; boza üretiminde farklı ham maddeler kullanarak, fenolik madde açısından zengin ve değişik duyusal özelliklere sahip boza üretmenin mümkün olduğu belirlenmiştir.
-
ÖgeFarklı Fiziksel Koşullarda Sentezlenen Zno Nanoparçacıklarının Özellikleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 01.02.2012) Yavarinia, Nooshin ; Yılmaz, Yaşar ; 422732 ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu çalışmada ZnO nanoparçacıkları sentezlenmiştir. Sentez sol-jel metodu ile farklı sıcaklık, karıştırma hızı ve konsantrasyonlarda yapılmıştır ve oluşan nanoparçacıklar TEOS (Tetraethyl orthosillicate) ile kaplanmıştır. Örneklerin karakterizasyonunda X-Işınları, TEM, SEM ve Floresans Spektroskopisi yöntemleri kullanılmıştır. Ayrıca literatürde ilk kez ZnO nanoparçacıklarının oluşum kinetiği bu çalışmada incelenmiştir. Deneylerin sonunda karıştırma hızı ve sıcaklık arttıkça daha büyük parçacıklar oluştuğu gözlemlenmiştir. Ayrıca TEOS ile kaplamak parçacıkların daha küçük kalmasına neden olmuştur. Sentezlenen parçacıkların en küçüğünün boyutu 2 nm civarında iken en büyüğünün boyutu 20 nm civarında olduğu ölçülmüştür. Floresans ışıması veren bu parçacıkların uyarma-yayımlama spektrumları taranmış ve eksiton seviyelerinden oluşan geçişler ile derin tuzaklardan (yüzey kusurlarından) kaynaklanan geçişler gözlemlenmiştir. Eksiton seviyeleri arasında oluşan geçişlere ait olan piklerin dalgaboyu uyarma dalga boyu ile değişmezken, derin tuzaklardan kaynaklanan piklerde uyarma dalga boyu değiştikçe kaymalar görülmüştür. Parçacıklar sentezlenirken reaksiyon boyunca floresans spektrumları alınmış ve emüsyon piklerinin nasıl değiştikleri takip edilerek parçacıkların oluşum kinetiği ortaya çıkarılmıştır. Yüksek karıştırma hızının ve yüksek sıcaklığın reaksiyonu hızlandırdığı görülmüştür. İleriki çalışmalarda bu nanoparçacıkların sentezinin jel içerisinde yapılarak parçacık boyutunun ayarlanabilmesi planlanmaktadır.
-
ÖgeÖlü Zamanlı Sistemlerde Üyelik Fonksiyonlarının Taban Aralığının Ayarlanmasına Dayalı Bulanık Kontrolör Tasarımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 01.03.2010) Tarı, Engin ; Güzelkaya, Müjde ; Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği ; Control and Otomation EngineeringBulanık kontrolörler, sistem başarımını geleneksel kontrolörlere nazaran önemli ölçüde artırabilme ve matematik modelden bağımsız tasarlanabilme özellikleri başta olmak üzere sağladığı avantajlar sebebiyle birçok çalışmanın odak noktasını oluşturmaktadır. Bulanık mantık yaklaşımı ile oluşturulan kontrolörler, klasik yöntemin etkisiz kaldığı karmaşık yapılı sistemlerde, yapısal ve ayarlama parametreleri üzerinde esnek tasarım yapılabilme özelliği nedeniyle başarı ile uygulanabilmektedir. Endüstriyel süreçlerin büyük bir bölümünü oluşturan ölü zamanlı süreçlerin kontrolünde, özellikle gecikmenin zaman sabitine göre büyük olduğu durumlarda, geleneksel kontrolörlerin başarımı yeterli olmayabilmektedir. Bu çalışmada bulanık kontrolörlerin yapısal parametrelerinden olan üyelik fonksiyonu taban noktalarının, ölü zamanın diğer bir deyişle gecikmeli bilginin sebep olduğu etkileri giderecek şekilde belirlenmesine ilişkin yeni bir yöntem önerilmiştir. Bu amaçla, ölü zaman ve sistem zaman sabitini içeren kontroledilebilirlik sabitine bağlı bir fonksiyon elde edilmiş ve bu fonksiyondan yararlanılarak PID tipi bulanık kontrolörün çıkış üyelik fonksiyonlarının taban aralıkları ayarlanmıştır. Elde edilen üyelik fonksiyonu taban aralığı ayarlamalı bulanık kontrolörün başarımı, farklı parametrelere sahip birinci dereceden ölü zamanlı sistemler ve birinci dereceden ölü zamanlı sistem olarak modellenebilen yüksek mertebeli sistemler ve doğrusal olmayan sistemler üzerinde yapılan benzetim çalışmaları ile değerlendirilmiş ve yöntemin etkinliği ortaya konulmuştur. Ayrıca, yöntemin, ölü zaman ve zaman sabiti değişimlerine bağlı olarak dayanıklılığı incelenmiş ve bulanık kontrolör için kullanılan kural tabanı sayısının değişimine bağlı olarak önerilen yöntemin geçerliliği değerlendirilmiştir.
-
Ögeİnsan Saçının Nötron Aktivasyon Analizi Yöntemi İle Kalitatif Ve Kantitatif Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 01.03.2010) Günay, Emine ; Özben, Cenap Ş. ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu tez çalışmasında, iki farklı bölgede yaşayan insanlardan toplanan 40 adet saç numunesindeki elementer konsantrasyonlar, Nötron Aktivasyon Analizi (NAA) yöntemi ile belirlenmiş ve Mg, Mn, Cu, In, Na, V, Cl, Al, Br, Au, As, Sb, W, Zn, K, La, Ta, Cr, Zr, Mo ve Co elementleri için konsantrasyonlar (gramdaki mikrogram) tayin edilerek sonuçların yaşa, cinsiyete ve bölgeye (şehir ve kırsal kesim) göre dağılımlarına bakılmıştır. Numuneler boya veya kına kullanmayan kişilerden toplanmış ve bölgesel farklılıkları irdeleyebilmek için de son on yıldır aynı bölgede yaşayan kişiler tercih edilmiştir. Toplanan saç örneklerinin yaklaşık yarısı taşrayı temsil eden Malatya iline bağlı Hekimhan ilçesinde yaşayan insanlardan, kalanı ise İstanbul’da ikamet eden insanlardan toplanmıştır. Numuneler alkol ve saf su ile bu tür numunelerin temizlenmesinde kullanılan standart metotlar kullanılarak temizlenmiştir. Işınlamalar İTÜ Enerji Enstitüsünde bulunan TRIGA-MARK II reaktöründe yapılmıştır. Alınan bütün gama spektrumlarının analizi, Fizik bölümü nükleer fizik araştırma laboratuarında bulunan Genie2000 programı kullanılarak yapılmıştır.
-
ÖgeUluslararası ihalelerde risk priminin saptanmasında bulanık mantık yaklaşımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 01.03.2010) Düzcan, Mert ; Polat Tatar, Gül ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementTeklif aşamasında risk priminin belirlenmesi, uluslararası projelerde ihale sürecinin önemli bir aşaması olmasına rağmen Türk yüklenicilerin risk priminin belirlenmesinde kullandıkları yöntem genellikle sezgi ve tecrübeler ile sınırlıdır. Sürekli gelişerek küreselleşen sektörün zorlu rekabet koşulları göz önüne alındığında, belirsizliklerden doğan risk priminin doğruya yakın maliyetlendirilmesinin ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için risklerin doğru olarak analiz edilmesi günümüz koşullarında inşaat firmaları için bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu çalışmada, Türk yüklenici firmaların uluslar arası pazarda karşılaştıkları riskleri ve bu risklerin risk primine etki düzeylerini belirlemek amacı ile bir anket tasarlanmıştır. Anket verileri ışığında, Türk yüklenicilerin uluslararası inşaat piyasasında karşılaştıkları riskler incelenerek risk priminin yüzdesel olarak belirlenmesi için Bulanık Mantık kullanılarak bir model geliştirilmiştir. Modelden alınan sonuçların anket verileri ile uyumlu olduğu gözlenmiştir.
-
ÖgeGauss, Bessel Ve Aıry Hüzmeleri İle Femtosaniye Lazer – Malzeme Etkileşimlerinin İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 01.03.2011) Yalızay, Berna ; Aktürk, Selçuk ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu çalışmada femtosaniye lazer hüzmelerinin şekillendirilmesi ve bu şekillendirilmiş hüzmelerin malzemeler ile olan etkileşimleri incelenmiştir. Günümüzde birçok lazer TEM00 olarak bilinen temel Hermite – Gauss ya da Laguerra – Gauss modunda hüzmeler üretmektedir. Bu çalışmada Gauss hüzmesinin bir aksikondan geçirilerek Bessel hüzmesine çevrilebileceği ve bu hüzemelerin kırınımsız olarak ilerlediği gözlenmiştir. Bessel hüzmeleri Gauss hüzmelerine kıyasla daha uzun mesafe odaklı kalabilmektedir. Bu malzemenin hareket ettirilmesine gerek kalmadan tek seferde çok daha kusursuz işlemenin yapılabileceği anlamına gelir. Bu çalışma kapsamında Bessel hüzmeleri kullanılarak metaller üzerinde nanometre boyutunda yapıların oluşturulabileceği görülmüştür. Bu gelişmenin özellikle plazmonik üretimini kolaylaştıracağını öngörmek mümkündür. Bunun yanı sıra Airy hüzmelerinin de kırınımsız olarak ilerlediği gözlenmiştir. Airy hüzmesi, bu özelliğinin yanı sıra ivmelenme özelliğine de sahiptir. Gauss hüzmeleri uygulanan kübik fazın ardından Optiksel Fourier dönüşüm uygulanarak Airy – Gauss hüzmelerine çevrilebilir. Ancak Airy hüzmelerinin oluşturulmasında kullanılan mevcut yöntemler pahalı faz dönüştürücülerine ve özel doğrusal olmayan optik elemanlara ihtiyaç duymaktadır. Bu tez çalışması kapsamında bir pozitif ve bir negatif silindirik mercek kullanılarak ivmelenen Airy hüzmeleri üreten optik eleman tasarımı gerçekleştirilmiş ve yapılan deneylerde bahsi geçen optik elemanla oluşturulan Airy hüzmelerinin beklendiği gibi neredeyse kırınımsız ve ivmelenerek hareket ettiği gözlenmiştir. Tasarımı yapılan bu optik eleman sayesinde Airy hüzmeleri alanında yapılacak çalışmaların artacağını ve hızlanacağını öngörmek mümkündür.
-
ÖgeBakır Nanoteller Üzerine Atomik Ölçeklerde Hesaplamalar(Fen Bilimleri Enstitüsü, 01.07.2009) Konuk, Mine ; Feyiz, Sondan Durukanoğlu ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu tez ile sunduğum çalışmada, gömülü atom yöntemiyle oluşturulan çok-cisimli, yarı deneysel potansiyel kullanılarak nanometre ölçeğindeki malzemelerin toplam enerji hesaplamaları ve atomik rahatlamaları kapsamlı olarak araştırıldı. İlgilenilen nanoteller üzerinde incelenen atom ve boşluk difüzyon süreçleri boyunca karşılaşılan enerji engel değerleri dürtülü elastik band yöntemi kullanılarak elde edildi. Araştırılan temel problem, <100> eksen yönelimine sahip ve kare kesit alanlı Cu nanotellerin enerji değerlerinin ve atomik rahatlamalarının telin sonlu olan boyutlarıyla nasıl değiştiğini belirlemektir. Değişen kesit alan büyüklüğü ile atom/boşluk difüzyon süreçleri ve atomik rahatlamaların farklı karakteristikler gösterdiği görüldü. Ayrıca, hareketli ekatomların nanotel üzerinde oluşturdukları yerel germeler ve sürece dahil olan atomların gerçekleştirdikleri yerel rahatlamaların yüzey difüzyon süreçlerinin genel karakterlerini anlamada önemli bir etkiye sahip olduğunu bulduk. Silindirik ve çok kabuklu Cu nanotellerde gözlenen durumun aksine, boşluk oluşturma enerjisinin tellerin merkezinde en büyük değerde iken tellerin kenarlarında neredeyse sıfır olduğunu bulduk. Bununla birlikte, boşluk difüzyon süreçleri için elde edilen enerji engel değerlerinin de tellerin kenarlarında çok daha düşük değerler alacağını gösterdik. Ayrıca, kesit alan değişimi altında boşluk difüzyon süreçleri ve boşluk oluşturma enerjileri için gözlenen genel davranışlar yerel atomların koordinasyon sayıları ile açıklanabileceğini gösterdik.
-
ÖgeKozmolojik Sabit Yeniden(Fen Bilimleri Enstitüsü, 01.09.2010) Etker, Çiğdem ; Arapoğlu, Savaş ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringSon yıllardaki Tip Ia Süpernova gözlemleri evrenin hızlanarak genişlediğini ortaya koymuştur. Bu çalışmada, Einstein’ın genel görelilik kuramından yola çıkılarak, genişleyen evren için uygun matematiksel model tanımlanmıştır. İvmelenerek genişlemeyi destekleyen kozmik mikrodalga fon ışınımı ve Tip Ia Süpernova gözlemleri üzerinde durulmuştur. Bu gözlemler evrenin %70’inin karanlık enerji olduğunu göstermektedir. Karanlık enerji için ise şu andaki en iyi aday kozmolojik sabit gibi görünmektedir. Kozmolojik sabit, Einstein alan denklemlerinin sağ tarafında evrende yeni bir madde bileşeni olarak ele alındığında teorik modelin gözlem sonuçları ile tutarlı olduğu ve kozmolojik sabitin karanlık enerji için uygun bir aday olduğu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, ivmelenerek genişlemeyi açıklamak için ortaya atılan kozmolojik sabit dışındaki diğer modellere de kısaca değinilmiştir.
-
ÖgeMarmara Denızı’nde Meydana Gelebılecek Bır Denızaltı Heyelanının İstanbul Kıyılarına Etkileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 02.02.2009) Kılınç, İsmail ; Cığızoğlu, Kerem ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinBu çalışmada, Kuzeydoğu Marmara kıyıları yakınında bulunan denizaltı heyelan bölgesindeki bir hareketlenmenin oluşturacağı dalga hareketleri ve bunların kıyıya etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında, öncelikle heyelan bölgesinin analizi ve çeşitli durumlarda oluşabilecek heyelanlar ile bu heyelanlar sonucunda su yüzeyinde meydana gelecek dalga genliklerinin analitik model kullanılarak hesaplanması ve yüzeyde oluşacak dalgaların Tuzla kıyılarına kadar olan seyrinin ve kıyıdaki davranışının nümerik modeller kullanılarak hesaplanması amaçlanmıştır. Bu şekilde, literatürde yeni olduğu düşünülen, analitik yöntemle nümerik yöntemin birlikte kullanılması gerçekleştirilmiştir. Her iki aşama içerisinde heyelanın hızı, boyutları, hareket tarzı, numerik modelleme denklemleri gibi çeşitli parametreler değiştirilerek ve analitik ve nümerik çözüm yapan programlar ile pekçok heyelan simülasyonları yapılmıştır. Ayrıca bu tez çalışmasında heyelanın gerçeğe uygun hareketleri(ivmeli) modellenerek yüzeydeki dalga büyüklükleri hesaplanmıştır. Genellikle literatürde yapılan benzer çalışmalarda elde edilen büyüklükler heyelan hızlarının ortalama bir bir değeri için yapılmaktadır. Bu çalışmayla gerçek hız değerleriyle ortalama hız değerleri arasındaki farklılıklar ortaya konmuştur. Yine bu çalışmada önceki çalışmalardan farklı olarak hem derin suda hem de sığ suda dispersiyon etkileride dikkate alınarak sonuçlar elde edilmiş ve diğer sonuçlarla karşılaştırılmıştır. Burada tsunaminin kıyıya ulaşma zamanı ile ilgili olarak literatürde yeni olan bir öneri ortaya konulmuştur. Bu öneride heyelan hızları ile kıyıya ulaşma zamanları arasında bir ilişki kurulmuş ve denklemler önerilmiştir. Bu çalışma ayrıca ileride Marmara Denizi için yapılması planlanan tsunami risk haritası için de bir temel oluşturmaktadır.
-
ÖgeTekstil Takviyeli Polimer Matrisli Kompozitlerin İşlenebilirliğinin İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 02.02.2011) Kuzu, Ali Taner ; Bakkal, Mustafa ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringArtan çevre bilinciyle birlikte, son yıllarda çevreyi daha az kirleten, daha az kalıcı etki bırakan ürünler ve üretim yöntemlerine ilgi de artmıştır. Doğal polimerler, geri dönüşümlü poşetler, karbon salınımını daha aza indiren elektrikli arabalar bunlardan bir kaçıdır. Çevre dostu kompozit(karma) malzemeler de bu ilgiden nasibini fazlası ile almaktadır. Özellikle kağıt, fındık, kenevir, pamuk gibi doğal lif takviyeli kompozitlerin üretimi ile ilgili araştırmalar arttıkça bunların ekstrüzyon işlemi sonrasında kullanıma yönelik yapılacak kanal açma, delik delme gibi talaşlı imalat özelliklerinin belirlenmesi de gerekmektedir. Bu çalışmada yukarıda tarif edilen amaca yönelik olarak doğal lif takviyeli polimer kompozitlerin frezede işlenebilirliği araştırılmıştır. Çalışmada doğal takviye elemanı olarak sanayiden toplanmış atık pamuklu kumaş kullanılmıştır. Böylelikle hem atık kumaşların ekonomiye tekrardan kazandırılması hem de polimer malzeme kullanımını en aza indirgenerek doğaya daha az zararı dokunan malzeme üretimi sağlanmıştır. Çalışmada ilk olarak %25 atık kumaş takviye oranına sahip polimer matrisli kompozit malzemenin ekstrüder makinası yardımıyla levha şeklinde üretimi gerçekleştirilmiştir. Levha haline getirilen kompozit malzemeler; içindeki kumaşın homojen bir şekilde elyaf formunda dağılımının sağlanabilmesi amacıyla kırıcı yardımı ile tekrar granül haline getirilmiş ve bu işlem 4 defa tekrar edilmiştir. Kesme işlemleri sırasında ilk aşamada farklı kesme geometrilerine sahip 4 değişik takım ile yüksek ve düşük hızlarda/ilerlemelerde işleme gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlar ışığında belirlenen şartları sağlayan en uygun takım belirlenmiş ve bu takım ile en iyi işlenebilirliği veren kesme parametreleri daha geniş bir aralıkta değerlendirilmiştir. Kompozit malzemelerin işlenmesi sırasında kesme kuvvetleri ölçülmüş ve kesme işleminden sonra işlenmiş yüzey ve talaş morfolojisi araştırılmıştır. İlk aşama testlerinde elde edilen sonuçlara göre bu malzemeyi işlemek için en uygun takımın 111SHG08 numaralı takım olduğu sonucuna varılmıştır. Kesme kuvvetleri, talaş oluşumu ve çapak oluşumu incelendiğinde düşük devir hızı ve yüksek ilerleme hızlarında bu takımın en iyi işleme şartlarını sağlamıştır. Doğrulama testlerinde ise tüm kesme hızıları (devir) için 250 mm/dak ilerleme hızının en yüksek işlenebilirlik değerlerini verdiği görülmüştür. Çalışmanın en sonunda takviyesiz polimerle yapılan karşılaştırmada ise kompozit plakanın işlenebilirliğinin düşük ilerleme ve kesme hızlarında daha iyi olduğu sonucuna varılmıştır.
-
ÖgeFarklı Pişirme Yöntemlerinin Siyah Pirincin Fenolik Bileşenleri Ve Antioksidan Aktivitesi Üzerine Etkisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 02.03.2011) Savaş, Gizem ; Yeşilçubuk, Neşe Şahin ; Gıda Mühendisliği ; Food EngineeringBu çalışmada siyah pirincin fenolik içeriği ve antioksidan kapasitesi incelenmiş ve farklı pişirme yöntemlerinin fenolik içeriğini ve antioksidan kapasitesini nasıl etkilediği araştırılmıştır. Bu amaç doğrultusunda Türkiye’de satışa sunulan tek bir markanın siyah pirinci ile çalışılmıştır. Pirinç pişiricide (R), elektrikli düdüklü tencerede (E), tüplü ocak üstündeki düdüklü tencerede (D) ve tüplü ocak üstündeki teflon tencerede (N) olmak üzere 4 farklı ev tipi pişirme yöntemi kullanılmıştır. Siyah pirinç örneklerinin fenolik madde içerikleri ve antioksidan aktiviteleri çeşitli metotlar ile tespit edildikten sonra fenolik madde profilleri HPLC metodu ile belirlenmiştir. Çalışmada kullanılan siyah pirinç örneklerinin toplam fenolik madde, toplam flavonoid, toplam antosiyanin ve toplam antioksidan aktivite tayinleri için uygulanan metotlarda kullanılmak üzere ekstraktlar hazırlanmıştır. Uygun çözgen sisteminin hazırlanmasında literatürdeki çalışmalar esas alınarak ekstraksiyon için %1 HCl ile asitlendirilmiş metanol kullanılmıştır. Çalışma sonunda, siyah pirincin oldukça yüksek polifenol içeriğe sahip olduğu görülmektedir. Ancak bu yüksek içerik pişirme işleminden etkilenmekte ve antioksidan kapasitesinde azalmalar olmaktadır. Pişirme işlemi sonucunda bile siyah pirincin benzerlerine nazaran yüksek antioksidan içeriğine sahip olduğu görülmektedir.
-
ÖgeKesirli Mertebeden Kontrolörler Ve Uygulamaları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 02.07.2010) Mutlu, İlhan ; Sümer, Leyla Gören ; Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği ; Control and Otomation EngineeringBu çalışmada öncelikle literatürde sıklıkla kullanılan Riemann-Liouville ve Grünwald-Letnikov kesirli mertebeden türev ve integral tanımları verilmiştir. Bu türevlerin lineer olma ve Leibniz kuralı gibi bazı özellikleri ele alınmış ve kesirli mertebeden türevler ile tam sayılı mertebeden türevlerin ilişkilerine değinilmiştir. Ayrıca kesirli mertebeden türevlerin Laplace dönüşümlerini elde etme yöntemleri üzerinde durulmuş ve Riemann-Liouville kesirli mertebeden türev tanımının Laplace dönüşümünde ortaya çıkan sorunlar belirlenmiş ve bu sorunları gideren literatürde önerilmiş Caputo kesirli mertebeden türev tanımı verilmiştir. Daha sonra kesirli mertebeden diferansiyel denklemlerin dinamik sistemleri modellemede çok daha etkili olduğu gösterilmiştir. Ayrıca kesirli mertebeden türevlerin yaklaşıklık ifadelerinin sürekli ve ayrık zamanda elde edilmesine yönelik yöntemler verilmiş ve bu yöntemlerin özellikleri incelenmiştir. Son olarak da, bu tez çalışmasında kesirli mertebeden kontrolör tasarım yöntemlerine ve kesirli mertebeden kontrolörlerin geleneksel kontrolörler ile karşılaştırılmasına yer verilmiştir. Bu kapsamda, kesirli mertebeden PID tanıtılmış ve frekans tanım bölgesinde kesirli mertebeden PID tasarımı gerçekleştirilmiştir. Bir araç süspansiyon sisteminin ve ters sarkaç sisteminin kontrolü, kazanç ve mertebe katsayıları nümerik arama algoritmaları ile belirlenen kesirli mertebeden PID kontrolörleri ile gerçekleştirilmiştir. Ayrıca bir DC motorun yörünge izleme kontrolünün, kesirli mertebeden bir PD kontrolörü ile yapıldığı deneysel bir çalışma gerçekleştirilmiştir.
-
ÖgeLineer Sistemler İçin Kararlılığı Sağlayan Tüm Pıd Kontrolörlerin Bulunması: Bilgisayar Cebri Yaklaşımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 02.07.2010) Yıldırım, Uğur ; Söylemez, M. Turan ; Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği ; Control and Otomation EngineeringBu çalışmada, lineer sistemler için kararlılığı sağlayan tüm PID kontrolörlerin bulunmasına ilişkin literatürdeki yöntemler incelenmiştir. Bu problem genel olarak kararlılığı sağlayan Kp aralığının bulunması ve bu aralıktaki bir Kp değeri için kararlı Ki-Kd bölgesinin bulunması olarak ikiye ayrılmıştır. Bu iki problemin çözümü için de tekil frekanslardaki kararsız kutup sayısı değişiminden yararlanılmıştır. Sistemlerin parametrik belirsizlik içermesi durumları için de Kharitonov Teoremi’nden yararlanılarak köşe ve kenar sistemleri üzerinden dayanıklı kararlı PID kontrolör bölgesinin bulunması anlatılmıştır. Son olarak da literatürdeki bu yöntemleri hızlı bir şekilde uygulayarak sonuçlar elde etmek için Mathematica programlama ortamında bir fonksiyon kümesi yazılmış ve bu fonksiyonların doğruluğu ile performansı incelenmiştir.
-
ÖgeRaylı Ulaşım Sistemlerinde Anklaşman Algoritması Tasarımı Ve Otomat Yaklaşımı İle Otomatik Kod Üretme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 02.07.2010) Sonat, Arcan ; Söylemez, Mehmet Turan ; Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği ; Control and Otomation EngineeringBu tezin temel amacı, anklaşman sistemi için otomat modelleme biçimi kullanılarak modüler bir algoritma tasarımı yapılmasıdır. Bu çalışmada anklaşman algoritması tasarımının adımları detaylı bir biçimde anlatılmaktadır. Ele alınan örnek bir istasyon için oluşturulan anklaşman tablosunu gerçekleyecek olan anklaşman algoritması, bu istasyon için geliştirilen bir yazılım simülatörü vasıtası ile test edilmiştir. Tezde, otomat modelinden Programlanabilir Lojik Kontrolör (PLC) kodu elde edilirken, literatürde “çığ etkisi” olarak bilinen sorun da engellenmektedir. Bu sorunu engellemek için bir matematiksel denklem tanıtılmaktadır. Ayrıca başlangıç durumuna kurmada, otomatların tek bir çevrim için birden fazla durumda olması veya hiçbir durumda olmaması tespit edilmektedir. Bu sorunu önlemek için yeni bir yöntem önerilmektedir. Bu çalışmada, tasarlanan otomat modelinden PLC için otomatik otomat kodu oluşturulması ve PLC programı için otomatik değişken isimleri üretilmesi için Microsoft Visual Basic ortamında yazılımlar geliştirilmiştir. Bu yazılımlar sayesinde, farklı istasyonların anklaşman algoritması tasarımlarının daha kolay ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi sağlanmaktadır.
-
ÖgeElektrikli Ulaşım Sistemlerinde Sinyalizasyon(Fen Bilimleri Enstitüsü, 02.07.2010) Birol, Berkin ; Söylemez, Mehmet Turan ; Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği ; Control and Otomation EngineeringBu tez çalışmasında, bir demiryolu bölgesine uygulanacak sinyalizasyon sistemi Petri ağları ile modellenmiştir. Raylı sistemler, gereken hız ve kapasitede yolcu taşınmasını ekonomik olarak gerçekleştirebildiklerinden toplu taşımada öne çıkmaktadırlar. Gerek şehir içi hatlarda tramvay, hafif metro, metro, banliyö trenleri olsun, gerek şehirlerarası yolcu/yük taşıma tren hatları olsun, sinyalizasyonun önemi büyüktür. Her şeyden önce, güvenli bir taşıma yapabilmek, kazaların önüne geçmek için doğru bir şekilde sinyalizasyon gerçekleştirmek gereklidir. Demiryollarında sinyalizasyon sistemleri gerçeklenirken, demiryolu Ayrık Olay Sistemi (AOS) olarak modellenerek tasarım gerçeklenir. Ayrık olay sistemlerinde tasarım otomatlar aracılığı ile gerçeklenebileceği gibi, Petri Ağları ile bir modellemeye de gidilebilir. Petri ağında olayların jetonlar ile tetiklenmesi, sistemin dinamik davranışı ile statik yapısının beraber tek bir şekil üzerinden incelenmesine olanak sağladığından bu tez çalışmasında tercih edilmiştir. Bu tez çalışmasında, örnek bir demiryolu bölgesi için uygulanacak sinyalizasyon sistemi, Petri ağları kullanılarak iki farklı algoritma ile modellenmiştir. Petri ağı ile oluşturulan modeller Token Passing Logic (TPL) yöntemi yardımıyla merdiven diyagramına dönüştürülmüşler ve PLC üzerinde programlama gerçekleştirilmiştir. İki farklı tasarım yöntemi karşılaştırılıp, avantajları ve dezavantajları irdelenmiştir.
-
ÖgeRaylı Ulaşım Sinyalizasyon Sistemleri İçin Otomatik Anklaşman Algoritması Ve Kodu Üretme Yöntemi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 02.07.2010) Türk, Serhat ; Söylemez, Mehmet Turan ; Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği ; Control and Otomation EngineeringRaylı ulaşım sinyalizasyon sistemlerinde güvenliği sağlayan alt sistem anklaşman sistemidir. Anklaşman sistemi elektronik veya mekanik olarak röleler ile tasarlanabilmektedir. Anklaşman sistemi tasarımı, Ayrık Olay Sistemi (AOS) olarak modellenerek gerçeklenebilir. AOS’lerde tasarım Otomatlar, Petri ağları gibi formal metotlarla yapılabilmektedir. Bu tez çalışmasında, bir anklaşman algoritma üreteci yazılımının geliştirilmesi ve Microsoft Visual Basic ile uygulaması ele alınmıştır. Geliştirilen yazılım, girilen anklaşman tablosunu gerçekleyecek olan anklaşman algoritmasının otomat modelini ve PLC gerçeklemesini sağlayan sözde (pseudo) kodu çıktı olarak vermektedir. Sözde kodun geliştirilen yazılım tarafından oluşturulabilmesi için çığ etkisi ve ilk duruma kurma sorununu engelleyen bir yöntem tanıtılmıştır. Ancak bu yöntemde problem çıkarabilecek durumlar saptanmış ve bu problemin giderilmesi için yeni bir yöntem önerilmiştir. Ayrıca önerilen otomatik anklaşman yazılımı ve kodu üretme yazılımı, küçük bir istasyon bölgesinin anklaşman tablosu girdi alınarak uygulanmış ve elde edilen çıktılar gösterilmiştir. Çıkış olarak üretilen kodlar, FBD diline dönüştürülmüş ve PLC üzerinde programlama gerçekleştirilmiştir. Elde edilen anklaşman yazılımı simülatör ortamında ile test edilmiştir. Bu çalışma ile literatüre yapılan katkı otomatları temel alan bir anklaşman algoritması ve kodu üreteci geliştirmiş olmaktır. Yapılan literatür çalışması sonucu elde edilen kanı, demiryolu sistemleri için Petri Ağları temelli otomatik algoritma üreteçleri olmasına karşın otomatları temel alan böyle bir sistemin olmamasıdır.
-
ÖgeKapalı Otoparklarda Taşıt Yangınının Sayısal Benzetimine Yönelik K-epsilon, Les Ve Des Çalkantı Modellerinin Karşılaştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 02.07.2013) Elbüken, Barış ; Özdemir, İ. Bedii ; 10005060 ; Uçak ve Uzay Mühendisliği ; Aerospace EngineeringKapalı bir otoparkın yeraltında kalan bir bodrum katında aynı anda çıktığı düşünülen iki binek taşıt yangını sayısal olarak modellenmiştir. Yangın başlangıcından itibaren 9 dakika sonuna kadar geçen fiziksel olay örgüleri zamana bağlı olarak çözdürülmüştür. Çalkantı modeli olarak kullanılan k-epsilon (k-ϵ), LES ve DES’ten elde edilen sayısal sonuçlar karşılaştırılmıştır. Üç farklı çalkantı modelinin ayrı ayrı sonuçlarını elde etmek için probleme ait tüm parametreler sabit tutulmuş olup değişiklik yalnızca çalkantı modeli olmuştur. Zamana bağlı Reynolds ortalama Navier-Stokes denklemleri, süreklilik denklemi, enerji denklemi, kimyasal tür taşınım denklemi, çalkantı denklemleri ve ilişkili oldukları ışınım modeli ticari bir hesaplamalı akışkanlar dinamiği (HAD) yazılımı olan CFX aracılığıyla çözülmüştür. Her model benzetiminde de kullanılan sayısal ağ yapılandırılmamış ağdır. Yangından üreyen dumanın kat tavanından ilerleyecek olması dolayısıyla sayısal taşınırlığın etkin kılınabilmesi amacıyla tavana yakın bölge daha sık bir ağ yapıyla yapılandırılmış olup yangın kaynağının olduğu bölge için karakteristik yangın uzunluğu da dikkate alınmıştır. Taşıt yangınları, yangını temsil eden esas özellikler olan taşınımsal yangın gücü, duman üreme debisi ve alev kaynağının ortama ışınım yoluyla yaydığı enerji bakımından kaynağın yüzey sıcaklığının doğru değerlerle sınır koşulu olarak tanımlanmasıyla modellenmiştir. Bodrum kat otopark hacmine açık havadan besleme yapan taze hava fanları ve oluşan kirli havayı ortamdan dışarı atan duman egzoz fanlarının işlevleri de fan değerlerine karşılık gelen hacimsel debi giriş ve çıkış sınır koşullarıyla tanımlanmıştır. Ortamda gaz sevkine yardımcı olan jetfanlar ise birer hacimsel momentum kaynağı olarak modellenmişlerdir. Taşıt yangını koşullarının zamana bağlı oluşu dolayısıyla problemin benzetimlerinde kullanılan sınır koşulları ticari HAD yazılımına ait bir ifade diliyle özelleştirilmiştir. Elde edilen benzetim sonuçları otopark katının farklı kot düzlemlerinde duman yoğunluğunu temsilen CO2 kütle oranları ve sıcaklıklar bakımından karşılaştırılmıştır. Bunun dışında yangın kaynağından üreyen duman jetine ait analitik çözüm bilgisi benzetimden elde edilen sayısal sonuçlarla da karşılaştırılmıştır. Sonuç görüntüleme düzlemlerinde CO2 kütle oranları bakımından k-ϵ modelinin verdiği sonuçlar LES ve DES ‘ten farklılık göstermiştir ancak sıcaklık değerleri üç modelde de birbirine çok yakındır. Hesaplama uzayında tanımlanan görüntüleme noktalarından alınan verilere göre ise k-ϵ sonuçları hem kütle oranı hem de sıcaklık davranışları bakımından LES ve DES ‘ten belirgin farklılıklar ve her üç modelden de elde edilen yangın kaynağı merkez eksen sıcaklığı değerleri de analitik çözümle neredeyse uyumlu davranış göstermiştir.
-
ÖgeEr2o3katkılıcdnb2o6fosfortozlarınsentezimıcroyapıkarakterizasyonuvelümınesansverimleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 02.12.2013) Sanazghafouriaian, ; Özen, Gönül ; 10015410 ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringFotolüminesansmalzemelerinticariolarakkullanımıgüngeçtikçeartmaktaolup,bualanlardanenönemlilerindenbazıları;optikelektronik,telekomünükasyon,optikolarakaktifticarimalzemelerdir.YakınbirgeçmişekadarbilinentekfosforesansmalzemeCu+veCo2+katkııçinkosülfür(ZnS)bileşiğiydi.Örneğin,nadirtoprakelementkatkılıniyobatlarxışınlariluminesansmalzemelerindehostmalzemeolarakyoğunbirkullanımalanınasahiptir.MNb2O6(M=Co2+,Sr2+,Ni2+,Cd2+)kolombityapılı bileşiklerin,farklıtuz/tuzvetuz/oksit karışımmolaroranlarıileergimiştuz senteziileüretilmişBunailavetenfarklıkatkılarlaEr2O3,üretilecekmetalniyobatlaryineergimiştuzyöntemiylesentezlenerekherbirkatkınınmetalniyobatlarınfotolüminesanözelliklerineetkilerisaptanacaktır.Çalışakapsamındauygulanackyöntemvekarakterizasyonteknikleriyleilgilidetaylıbilgiveriliştir.Nb2O5,CdO,oksitlerveinorganiktuzkarışımlarıLi2SO4-Na2SO4kullanılarak ergimiştuzyöntemiyleniyobatlarüretilecektir.ÜretilenniyobatlarafarklıoranlardaEr2O3oksitlerkatkılandırılacaktır.LaboratuarımızdabulunanMakineTeçhizatveOlanaklar:1)YüksekSıcaklıkFırını.2)XRD(XIşınlarıDifraktometresi).3)SEM(TaramalıElektron Mikroskobu).4)LuminesansSpektrofotometresi.5)FT-IRSpectrofotometresi.Metal niyobatbileşiklerininsentezi,ergimiştuzyöntemiilegerçekleştirilecektir.Karakterizasyonişlemlerindensonra,ErbiyumoksitiilesentezlenenCdNb2O6colombitmalzemesikatkılandırılarakXRDanalizleriilefazlarınyapılarıkarakterizeedilecektir.MorfolojilervemikroyapılarSEManalizleriilebelirlenecektir.DahasonraUyarılmaveemisyonspektrumlarıisebirspektroflorometrecihazıileölçülerekbelirlenecektir.Bütünölçümlerodasıcaklığındagerçekleştirilecektir.
-
ÖgeBir toplu konut projesinde uygulanan iş güvenliği yönetim süreçlerinin OHSAS 18001 uygulamalarıyla karşılaştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 03.03.2010) Naycı, Haluk ; Gürcanlı, Emre ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementBu çalışmada, bir toplu konut projesinde uygulanan iş güvenliği yönetim süreçlerinin OHSAS 18001 uygulamalarıyla karşılaştırması yapılmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde, İş Güvenliği konusunda açıklayıcı bölümler yer almaktadır. İkinci bölümde temel kavramlar, üçüncü bölümde ise OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Nedir?, Neden önemlidir? anlatılmaktadır. Dördüncü bölümde model bir toplu konut projesinde uygulanan mevcut iş güvenliği uygulamaları ve yönetim süreçleri ortaya konmaktadır. Beşinci bölümde ise dördüncü bölümdeki yönetim süreçlerinin OHSAS 18001 uygulamalarıyla değerlendirilmesi yer almaktadır. Altıncı bölümde ise bu karşılaştırmanın sonuçları ortaya konmuştur.
-
ÖgeBazı Sirke Çeşitlerinin Fenolik Madde İçeriği Ve İn Vitro Biyoerişebilirliğinin Ve Üzüm İle Elma Sirkesi Üretimi Sırasında Antioksidan Aktivitede Meydana Gelen Değişimlerin İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 03.03.2014) Bakır, Sena ; Güven, Esra Çapanoğlu ; 10029048 ; Gıda Mühendisliği ; Food EngineeringTarihi şarap kadar eski olan sirkenin sağlık üzerine pek çok olumlu etkisinin olduğu araştırmacılar tarafından belirtilmektedir. Sirkelerde bulunan antioksidanların da sirkenin sağlık üzerindeki olumlu etkisine katki yaptigi düşünülmektedir. Sirkelerde bulunan antioksidan özelliklerin şaraplarla kıyaslanması hakkında literatürde az da olsa çalışma bulunabiliyorken, endüstriyel ölçekte sirke üretimi sırasında, proses basamaklarının ilk üründen son ürüne kadar fenolik madde ve antioksidan içeriğine ne gibi etkileri olduğu ile alakalı bir çalışma bulunamamıştır. Buna ilaveten sirkenin tüketilmesi durumunda sirkede başlangıçta var olan antioksidan maddelerin ne kadarının sindirilebileceği ile alakalı olarak da literatürde herhangi bir çalışmaya rastlanamamıştır. Bu çalışma ile sirke üretiminde kullanılan hammaddelere, üretim sırasında elde edilen ara ürünlere, piyasaya sürülme aşamasındaki son ürünlere ve seçilen bazı sirke numunelerine in vitro biyoerişebilirlik analizi uygulanarak toplam flavoid, toplam fenolik madde içerikleri ile antioksidan kapasiteleri konusunda bilgi edinilmesi amaçlanmıştır. Tüm bunlara ilaveten piyasadan toplanan 18 farklı sirke numunesi de fenolik madde içerikleri bakımından birbirleri ile kıyaslanmıştır. Proses basamaklarının fenolik madde içeriğine etkisi incelenirken üzüm ve elma sirkesi tercih edilmiş, ara basamak olarak da meyve konsantresi, meyve şarabı, durultulmamış-filtre edilmemiş meyve sirkesi, durultulmuş-filtre edilmemiş meyve sirkesi, filtre edilmiş meyve sirkesi ve tüketime hazır meyve sirkesi kullanılmıştır. Yapılan analizlerde üzüm şarabı ile üzüm sirkesi aşamaları kuru maddde bazında kıyaslandığında toplam fenolik madde içeriğinin %8.3 düştüğü, toplam flavonoid madde içeriğinin ise %5.8 oranında yükseldiği gözlemlenmiştir. Antioksidan kapasite değerleri incelendiğinde ise ABTS değerlerinin 112.11 ± 24.62 mg TEAC/100 mL taze örnek değerinden 43.89 ± 7.06 mg TEAC/100 mL taze örnek değerine, CUPRAC değerlerinin 118.29 ± 13.63 mg TEAC/100 mL taze örnek değerinden 76.11 ± 10.33 mg TEAC/100 mL taze örnek değerine, DPPH değerlerinin 105.72 ± 1.88 mg TEAC/100 mL taze örnek değerinden 60.84 ± 3.88 mg TEAC/100 mL taze örnek değerine ve FRAP değerleinin de 32.45 ± 1.79 mg TEAC/100 mL taze örnek değerinden 21.56 ± 2.41 mg TEAC/100 mL taze örnek değerine düştüğü görülmüştür (p<0.05). Kuru madde içeriği göz önüne alındığında ise bu değerlerde artış değil azalma gözlendiği de belirtilmelidir. Elma sirkesi üretimine proses etkisi incelendiğinde de benzer şekilde basamaklar arası değer kayıpları gözlemlenmiş fakat kuru madde içeriği göz önünde bulundurulduğunda antioksidan kapasitede artış elde edilebilmiştir. In vitro biyoerişebilirlik analizi elma sirkesi, üzüm sirkesi, nar sirkesi ve balsamik sirkeye uygulanmış olup flavonoid fenolik ve antioksidan kapasiterinin geri kazanım oranları incelendiğinde ise elma sirkesinin tüm analizlerde en yüksek orana dahip olduğu ancak üzüm sirkesinin toplam fenolik analizinde %83.6, FRAP analizinde ise %12.5 ile elma sirkesini geçtiği görülmüştür. Buna rağmen miktarlar incelendiğinde ise balsamik sirkenin toplam flavonoid içeriği analizinde 3.05 ± 0.44 mg CA/100 mL taze örnek, toplam fenolik içeriği analizinde 34.12 ± 2.87 mg GAE/100 mL taze örnek, ABTS analizinde 13.07 ± 0.54 mg TEAC/100 mL taze örnek, CUPRAC analizinde 48.19 ± 9.60 mg TEAC/100 mL taze örnek, DPPH analizinde 6.46 ± 2.79 mg TEAC/100 mL taze örnek, FRAP analizinde ise 11.24 ± 1.58 mg TEAC/100 mL taze örnek değerleri ile en yüksek geri kazanıma sahip olduğu söylenebilmektedir (p<0.05). Farklı sirke örneklerinin kıyaslanmasında ise endüstriyel hızlı tipte üretilen elma sirkesi, üzüm sirkesi, nar sirkesi ve balsamik sirke ile, eski tipte doğal fermantasyon yoluyla fıçılarda üretilen üzüm sirkesi, elma sirkesi, gilaburu sirkesi, nar sirkesi, enginar sirkesi, kuşburnu sirkesi, yaban mersini sirkesi, limon sirkesi, böğürtlen sirkesi, dut sirkesi, pirinç sirkesi, kayısı sirkesi, hurma sirkesi ve alıç sirkesi kullanılmıştır. Yapılan kıyaslama neticesinde balsamik sirkenin 96.13 ± 18.31 mg CA/100 mL taze örnek ile 254.66 ± 24.38 87 mg GAE/100 mL taze örnek değerleri ile sırayla en yüksek flavonoid ve fenolik madde içeriğine sahip olduğu görülmüştür. Antioksidan kapasitelerin kıyaslanmasında kullanılan analizler incelendiğinde ise balsamik sirkenin CUPRAC ve FRAP analizlerinde 708.67±107.83 ve 420.84±28.37 mg TEAC/100 mL değerleriyle sirkeler arasında en yüksek değere sahip olduğu görülürken, ABTS analizinde 373.32 ± 19.01 mg TEAC/100 mL taze örnek değeri ile yaban mersini sirkesinin, DPPH analizinde ise 517.05 ± 43.40 mg TEAC/100 mL taze örnek değeri ile kuşburnu sirkesinin en üst değerlere sahip bulunduğu belirtilmelidir (p<0.05). Tüm bunlara ilaveten sirke üretim prosesinin alt basamakları, in vitrobiyoeişebilirlik analizinin tüm fraksiyonları ile karşılaştırmada kullanılan tüm sirkelere HPLC-PDA analizi uygulanarak tüm numunelerin fenolik profillerinin belirlenmesi de amaçlanmıştır.bu amaçla sirkelerde genelde ortak olarak bulunan fenolikler belirlenmiş ve belirlenen fenoliklerin numunelerde bulunup bulunmadığı araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar ışığında üzüm şarabının gallik asit içeriği çok yüksek bulunmakla beraber, asetik asit fermentasyonunu takiben gallik asit içeriğinin hızla düştüğü gözlemlenmiştir. Elma sirkesi proses basamaklarında ise üzüm sirkesi proses basamaklarından farklı fenoliklere de rastlanmıştır. Elma suyu konsantresinde gallik asit, p-hidroksibenzoik asit, kateşin, siringik asit, kafeik asit, ve p-kumarik aside rastlanmıştır. İn vitro biyoerişebilrlik anazlilerinin fraksiyonların kromotogramları incelendiğinde balsamik sirkede gallik asit, kafeik asit ve p-kumarik aside, nar sirkesinde allik asit, protokateşuik asit, p-hidroksibenzoik asit, kateşin, siringik aside rastlanmıştır. Biyoerişebilirlik analizine alınan tüm sirkelerin HPLC-PDA verileri incelendiğinde ise başlangıç değerlerinin in vitro biyoerişebilirlik analizinden sonra genel olarak kaybolduğu görülmüştür. Analize dahil edilen 18 sirkenin fenolik profillerinin birbiri ile karşılaştırılması sonucunda balsamik sirkenin en yüksek gallik asit seviyesine sahip olduğu buna rağmen protokateşuik asit, p-hidroksibenzoik asit, kateşin konsantrasyonlarına sahip olmadı gözlemlenmiştir. Yabanmersini sirkesinin 60.08±12.93 mg gallik asit/100 mL konsantrasyonu ile balsamik sirkeyi takip ettiği, ayrıca 18.74±0.12 mg/100 mL değeri ile en yüksek protokateşuik asit değerine sahip olduğu görülmüştür. Gilaburu sirkesi ve nar sirkesi I diğer sirkelerden daha fazla p-hidroksibenzoik asit değerine sahipken, nar sirkesi I ve üzüm sirkesi II sahip oldukları kateşin konsantrasyonu ile diğer sirkeleri geride bırakmaktadır.